23 Ağustos 2010 Pazartesi

Galatasaray 0-2 Bursaspor


Maç için bir iki kelime kelam edersek;

Bursaspor ilk atağında golü buldu, atak yapmadan da ikinciyi buldu. Kötü oynarız yeniliriz, iyi oynarız yeniliriz, baskılı oynarız gol yeriz. Ama bu kadar kolay goller yenmez. Dakikalar 77 Hakan Balta ilk bindirmesini yapıyor. Savunma yönünü de pek göremiyoruz ya gerçi son haftalarda. Yerine 2. ligden bir topçu oynasa eminim ki aynı katkıyı verir. Dakikalar  83 Galatasaray orta alanda top çeviriyor, Bursa ceza sahası çizgisinin üstündeki tek oyuncu Baros. Neill derinlemesine pas atıyor ona, yardıma gelen yok tek başına 3 kişiyi çalımlamaya çalışıyor. Nerde Galatasaray ruhu? Nerde son dakikaya kadar mücadele eden takım? Taraftara, o stada gidip bilet parası ödeyenlere yazık.


Ali Turan maç boyunca aut çizgisinin orda 1 kere bile gözükmüyor, 0 bindirme. Gerçi o napsın yerini yadırgıyor. Arda çabalıyor ama boşa. 1 tane gollük pas veya şutu yok. Aldığı topları olumlu kullanamıyor, belli bir süreden sonra da her maç oyundan düşüyor. Yanına kaliteli adamlar lazım ki gerçek oyununu oynayabilsin. Milli takımda görüyoruz işte nasıl oynadığını. Servet. Rakip yarı alanda yaptığı pas hatasından sonra geriye bile koşmuyor. Suratı mahkeme duvarı gibi. Kademelerdeki ağırlığı evlere şenlik. Kafasında Galatasaray bitmiş bu adamın.

Mustafa Sarp. Rakip kontralarda her zamanki gibi yok. Sözde ön libero ama aklı sürekli hücumda, ofansif anlam da takıma bir şey katsa içim yanmayacak. Savunmada da 1 tane önemli müdahalesi yok. Ayhan. Fizik olarak bitmiş. Süratini kaybetmiş, adam dahi eksiltemiyor. Sırf tekniği ve pas yüzdesindeki isabeti nedeniyle oynuyor ama bıktım artık bu adamı Galatasaray forması altında izlemekten. Al gülüm ver gülümle nereye kadar. Emre Çolak oynasın, onunla kanser olalım daha iyi. Barış Özbek... Nerde o 2 sene önce takımın dinamosu olan Barış. Aldığı her topu rakibe aynen teslim etti. Onu sağ açık oynatan Rijkaard'a da sövmek lazım gerçi ama bu adam Galatasaray'ın futbolcusu olamaz. Geçtiğimiz sezon Sivas deplasmanında yaptığı hareketten sonra çoktan bileti kesilmiş olmalıydı.

Kewell. 32'lik bu adam takımın çoğundan daha çok mücadele ediyor, solda aldığı topları verimli kullanıyor ama tek başına da bir yere kadar. Baros ve biraz da Arda tek destekçisi. Yanına pas almak için sokulanların diğer hepsi kütük. Baros sen aman sakatlıktan uzak kal abi. Dünyada bu tip bir forvet gerçekten zor bulunur. Sahanın her yerinde görebilmek mümkün onu, pas alıyor veriyor, santraya kadar geliyor. Kazanma hırsı gözlerinde okunuyor adamın.
Son olarak Rijkaard. Bu maçta sıradan bir teknik adamdan farkını göremedim ben. Elindeki malzeme bu kadar evet ama Barış'a sağ kanatta 65 dakika tahammül etmek, pozisyon bulamayan takıma ilk müdahaleyi 25 dakika kala yapmak? Tanıyamadım gerçekten bu maçta. Sözleşmesinde 4-3-3 veya 4-2-3-1 oynayacaksın diye bir madde varmışçasına maçın sonuna kadar aynı sistemle oynatıyor. Batdal sakat belki ama Kewell'ı Baros'un yanına çekip bir Emre Çolak müdahalesi beklerdim ondan.


Yönetim değerlendirmesi ise kendime kalsın. Maç boyunca edebileceğim her türlü küfürü ettim zaten. Transfer sezonunun bitmesine kaç gün kalmış acaba? Hoş gerçi maçtan sonra söyler Polat efendi aydınlatır bizi. Adnan Sezgin'le birlikte o stada gidip taraftarın yüzüne nasıl bakabiliyorlar ben anlamıyorum. Yazıklar olsun... Ben borç batağında olan ama sportif anlamda başarılı bir takım görmek istiyorum. UEFA 2012 kriterleridir gidiyor... Avrupa'ya gitsek ne fark eder gitmesek ne farkeder? Sen paraya kıyıp adam gibi transfer yapta bu takıma. Bu sene Avrupa'da olmayacak zaten, seneye rahatız.

Şimdi sorarım sizlere Misimoviç gelmiş Ronaldinho gelmiş ne fayda!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder